19 Şubat 2011 Cumartesi

Cuma Mesajı

Dogruluk emanet yalancilik hiyanettir (h.ebu bekir.) ... Sencikarsan aradan.kalir seni yaradan(yunus emre) cumaniz lutuf olsun duanizda bulunma recasiyla .koyluoglu

Kandil mesajı

Ne güzel bir güzellik ki,biz birbirimize veda ederken "Gül'e Gül'e" deriz..Meger bu, "Muhammed'e Muhammed'e" git demekmis..'nereye gidersen git,Gül'e git..Nerede yürürsen yürü,Gül'e(sav) giden yoldan yürü..'hadi öyleyse GÜL'E GÜL'E.. Kandiliniz mübarek olsun.
koyluoglu

Kandil mesajı

GüNdüZü beReKeT; GeCesi rahMeT ; saBaHi MaGfiReT oLaN BiR GüNe KadaR KavusTuRaNa HamD ; yaSayaBileNe sELaM oLsuN . KaNdiLiN MüBaReK oLsuN...
İsmail Coşkun

Kandil mesajı

RABBİMİZ!DÜN İÇİN MANASIZ ÜZÜLMEKTEN,ATİ İÇİN LÜZUMSUZ KAYGILANMAKTAN BİZİ MUHAFAZA EYLE.BUGÜNÜ DÜNÜN HÜZÜNÜNE VE ATİ NİN ENDİŞELERİNE IP GETIRME.BUGÜNÜ DELI DOLU DEGIL,DOLU DOLU YASAMAYI NASIPET.AMIYN.MEVLIDKANDILINIZKUTLU OLSUNSEL.
ALI ERCAN KOSAR

Kandil mesajı

MiLyonLarca cicek war ama qüL baska,yüzbinLerce insan war ama "SEN" baska,onbinLerce qün war buqün baska KANDILINIZI KUTLARIM. . .

Cuma Mesajı

Her kim, musluman kardesini bir gunah yuzunden ayiplarsa, onu kendisi de isleyinceye kadar olmez.(Tirmizi) duanizda olabilme umuduyle hayirli cumalar koyluoglu

14 Şubat 2011 Pazartesi

Kandil Mesajı

ALLAHIM!...ŞU ANDA BU MESAJI OKUYAN KULUNU
ÇOK SEV!...RAZI OLANA KADAR ONU YAŞAT....
EY RABBİM!...ONUN HAKKINDA HAYIRLI OLANI,GÖNLÜNDE
RAZI OLANI,HAKKINDA HAYIRLI EYLE...RABBİM!...ONU HER
TÜRLÜ KÖTÜLÜKTEN,MUSUBETTEN KORU... ONA ÇEKEMİYECEĞİ DERT VERME!...
ONU DOĞRU YOLDAN HİÇ AMA HİÇ AYIRMA!...ONU EFENDİMİZ'E(S.A.V)
KOMŞU EYLE! AMİN
KANDİLİNİZ MUBAREK OLSUN

13 Şubat 2011 Pazar

HZ.PEYGAMBER'İN DOĞUMU İLE İLGİLİ HUTBE

Muhterem Müslümanlar!
   Sevgili Peygamberimiz (sas), henüz dünyaya gelmeden önce, insanlık değer ölçülerini yitirmiş, yollarını şaşırmıştı. Küfür ve şirk gönülleri karartmış, haksızlık hayatın bütün alanlarını kuşatmıştı. Sosyal dengeler bozulmuş, ahlâkî değerler yozlaştırılmıştı. Akrabalık bağları koparılıyor, komşuluk hak ve hukuku ihlal ediliyordu. Kadınlara ve kız çocuklarına insani muamele yapılmıyor, güçlüler güçsüzleri eziyor, emeğin hakkı verilmiyordu. Kısaca, dünyada insanlığın en çok muhtaç olduğu huzur, can güvenliği, mal güvenliği, namus güvenliği ve nesil güvenliği kalmamıştı.
  M. Âkif’in ifadesiyle: “Geçmişti beşer, yırtıcılıkta sırtlanı, güçsüz mü bir insan onu kardeşleri yerdi.” 
    İşte Sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed (sas), zulüm ve karanlığın yoğun olduğu bir dönemde, Rebiü’l-evvel ayının 12. günü, miladi 571 yılında, Nisanın 20’sinde Pazartesi gecesi dünyayı şereflendirdi. Bu gecenin sabahı gerçekten de nurlu bir sabahtı. İnsanlık için yepyeni bir gün doğmuş, aydınlık bir devir açılmıştı. Bir fazilet güneşi ve hidayet meş’alesi olan Sevgili Peygamberimizin gönderilişi ile Yüce Allah’ın bütün insanlara en büyük nimetlerinden birisi daha tecelli etmişti. Dünyanın şahit olduğu en büyük hadiselerden biri, Rasul-i Ekrem Efendimizin doğumuyla dünyayı şereflendir-mesidir. Çünkü inkar ve cehalet içinde boğulan insanlığa doğru yolu gösterecek, ahlakın en güzelini beşeriyete öğretecek olan Allah’ın elçisi dünyaya gelmiştir.
     Cihan başka cihan oldu
      Muhammed doğduğu gece
      Zulmet hemen duman oldu ,
      Muhammed doğduğu gece
               Güller açtı, güller çölde,
                Nur-i Rahmet şimdi yerde
               Gök açıldı perde perde, 
               Muhammed doğduğu gece
                       Bülbüller kondu güllere,
                      Yeşillendi dağ ve dere
                      Melekler hep indi yere,
                      Muhammed doğduğu gece

        Kur’an-ı Kerim’in ifadesiyle, “âlemlere rahmet olarak gönderilen” (Enbiya, 107) bu yüce Peygamber; sapıklık, putperestlik ve hurafelerle kararan gönülleri, Kur’an’ın nuruyla aydınlatıyor; insanlığı yalnızca, Allah’a kulluk etmeye çağırıyordu. Bu çağrıyı kabul edenlere sözün doğrusunu söylemeyi, emanete riayet etmeyi, akrabalık bağlarını korumayı, komşularla iyi geçinmeyi ve kan dökmekten sakınmayı emrediyordu. Zina yapmaktan, yalan söylemekten, yetim malı yemekten, haksız kazanç sağlamaktan, namuslu insanlara iftira etmekten uzak durmayı emrediyor; insanları namaz kılmaya, oruç tutmaya, zekat vermeye, iyilik etmeye, sorumluluklarını yerine getirmeye davet ediyordu. Böylece O, 23 yıllık  Peygamberlik hayatı boyunca; şirkin yerine tevhidi, zulmün yerine adaleti, düşmanlık ve ayrılığın yerine kardeşlik ve dayanışmayı getiriyordu. Sevgili Peygamberimiz (sas), doğruluk, güvenilirlik, adalet, hoşgörü, nezaket ve cömertlik gibi üstün ahlâki davranışlarıyla insanlara bizzat örnek oluyordu. Buna karşılık; kan davası, gasp, soygun, şiddet, intikam, kin, içki içmek, kumar oynamak, hırsızlık, haksız kazanç sağlamak, yetim malı yemek, yalan söylemek, gıybet etmek, çekememezlik ve koğuculuk gibi fert ve toplumun huzurunu bozan davranışlarla mücadele ediyordu (ki, bu kötü ve yasak olan davranışlar maalesef bugün de müslümanlar arasında mevcuttur) karanlık bir cahiliye dönemini kapatarak, yerine barış ve huzurun hakim olduğu yepyeni aydınlık bir çağı getiriyordu.
    Değerli Kardeşlerim!
   O halde Sevgili Peygamberimizin doğumunu anmaktan asıl maksat; evrensel olan risaletini, peygamberliğini, yüksek ahlâkını, faziletini, adaletini ve doğruluğunu hatırlamak ve bunları hayatımızda uygulamaya gayret etmektir. Çünkü Yüce Allah’ın sevgisine, hoşnutluğuna ve bağışlamasına ermenin yolu, Sevgili Peygamberimiz’e uymak ve Onun ahlakıyla ahlaklanmaktır. Ki,  Peygamber Efendimiz’in ahlakı Kur’an ahlakı idi. Bu konuda Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyrulur: “(Ey Muhammed) De ki: Allah’ı seviyorsanız bana uyun ki, Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Allah son derece bağışlayıcı ve esirgeyicidir.”(Al-i İmran, 31)
    Bu bakımdan Mevlid Kandili denilince, Hz. Peygamber’i anmak, O’nun getirdiği ilahi mesajı anlayıp örnek edinmek ve hayatımıza ışık tutan bir meşale yapabilmek çabası akla gelmelidir. Diğer bir ifade ile Mevlid Kandilini vesile edinerek Hz. Peygamber’in, insanlığın huzur ve mutluluğu için yaptığı çağrıyı güncelleştirerek hayatımıza yansıtmalı, O’nun ahlakını ve yaşayışını davranışlarımızın temeli ve rehberi haline getirmeliyiz. Unutulmamalıdır ki,   Peygamber Efendimiz bizler için Kur’an’ın âdeta yaşayan bir örneğidir. Kur’an bizleri, onu örnek almaya çağırır. O’nun hayatında ve öğütlerinde bizler için en güzel örnekler vardır. “Ey iman edenler! Andolsun ki, sizin için, Allah’a ve ahiret gününe kavuşmayı umanlar ve Allah’ı çok anan kimseler için Allah Rasûlü en güzel örnektir.”(Ahzab, 21)
O halde bizler de Sevgili Peygamberimiz gibi; ailemiz, çocuklarımız, komşularımız, akrabalarımız, kısaca tüm mahlûkat için rahmet vesilesi olmalıyız. Elimizle, dilimizle, iş ve icraatlarımızla çevremize faydalı olup, güven, huzur ve mutluluk vermeliyiz. Ve kendimize sormalıyız: Yaptığımız işlerde, Peygamberimiz işlerimizi ne şekilde yapmamızı,  konuştuğumuzda söylediğimiz sözlerimizi ne şekilde konuşmamızı isterdi, ya da bu tür söz ve davranışlarımızı onaylar mıydı?  
 Verdiğimiz sözlerimizi yerine getiriyor muyuz? Kazancımızda haram-helal ölçüsüne riayet ediyor muyuz? Kul hakları ve kamu hakkı konusunda gerekli duyarlılığı gösteriyor muyuz? Yetim, öksüz ve fakirlere karşı imkanlarımız ölçüsünde yardım elimizi uzatıyor muyuz? Çevremize karşı, bir müslümanın sergilemesi gereken örnek davranışları sergiliyor muyuz? Elimizden, dilimizden, iş ve icraatlarımızdan insanlara güven, huzur ve emniyet verebiliyor muyuz?
  Hiç şüphesiz, İslam'ın ilk kaynağı Kur'an, ikincisi ise sünnettir. zira sünnet Kuran'ın açıklaması olup, insanlığın peygamberi Hz. Muhammed eliyle İslam'ın pratik uygulamasıdır. Bizler uyanışımızda kitabımıza ve peygamberimizin sünnetine dönmek zorundayız.
   Geçmişte ve günümüzde, müslümanların ilerleyiş ve yükselişini hazmedemeyen bazı İslam düşmanı çevreler, İslam'ın esaslarını yıkmak ve müslümanları kendi dinlerinde şüpheye düşürmek için akla hayale gelmeyen çabalar sarfetmişlerdir. Kur'an'a saldırmanın zor bir iş olduğunu bilen bu kimseler, saldırı oklarını sünnete çevirmişler ve sünneti zayıflatmaya çalışmışlardır.
    Allah'ın kitabı bu dinin aslıdır. Peygamberinin sünneti ise bu kitabın hükümlerini açıklayıcı, tatbik yollarına rehberlik edici bir nitelik taşımaktadır. Bunlar, biri diğerinden ayrılmayan ve birbirini destekleyen iki kaynaktır. Peygamberimize itaatin Allah'a itaat olduğunda şüphe olmadığı gibi, Onun emrine muhalefetin Allah'a isyan olduğu da aşikardır.    

10 Şubat 2011 Perşembe

Cuma Mesajları

İyiliği gizlemek Kötülüğü gizlemekten daha üstündür.(ebu.bekir ferya) haksızlık karşısında eyilmeyiniz çünkü hakkınızla beraber şerefinizide kaybedersiniz (Hz.Ali) Selam ve Dua ile cumanız lütufolur inşallah.
Köylüoğlu